top of page

Verimli Zaman Geçirelim Derken Verimsizleşen Anlar

Güncelleme tarihi: 9 Eki 2024


 

Bir zamanlar oyuncağın toprak, ağacın oyun arkadaşı olduğu günlerden, her evde bir oyun odasının bulunduğu zamanlara geldik. Oyunlar basit ve doğal malzemelerle yaratıcı biçimlerde oynanırken, şimdi her şeyin fazlasına sahibiz ama bir eksiklik hissediyoruz. Nasıl oldu da bu geçiş yaşandı? Yokluktan doğan yaratıcılığı nasıl kaybettik ve neden zenginliğin getirdiği doyumsuzluk, isteksizlik ve tıkanmışlıkla boğuşuyoruz?

 



verimli zamanlar

Bu soruları sorarken, aradaki farkın asırlar değil, yalnızca bir kuşak kadar olduğunu fark ediyorum. Kendi çocukluğumla çocuğumun çocukluğu arasındaki fark bu kadar derin olabilir mi? Annemin eşarplarından yaptığım pelerinler, her odası oyun alanına dönüşen evler ve bahçede oynadığımız toprak oyunları...



Bugün ise, pırıl pırıl, gösterişli pelerinler var ama bu pelerinleri oynayarak değil, sadece sahip olarak tüketen çocuklar var. Yaratıcılık yerini hazır yapılmış oyuncaklara, toprağa temas yerini ekranlara bıraktı. Bu dönüşümde sinir sistemlerimizin gerginliğini ve yaratıcılığımızın bir mum gibi söndüğünü fark ediyoruz.

 


 



Fazlalığın Verimsizliği

 



fazlalığın verimsizliği

Her şey çok fazla... Çocukların yoğun programları, o kurstan bu kursa koşturmalar... Artık çocukların toprağa dokunacak, doğayı hissedecek vakti kalmadı. Üstelik pijamalarıyla bir günü geçirmeyi unuttular, çünkü sürekli bir yerlere yetişmeleri gerekiyor. Bu koşturmacada biz ebeveynler de çocuklarımızla gerçek anlamda zaman geçiremez olduk. Hepimiz bir yarışa hazırlanıyoruz ama bu yarış nereye varacak, kim kazanacak, belli değil.

 


Çocuklarımızın zamanını verimli geçirmek için çabalarken, duvarlar arasında sıkışmış, verimsiz geçen saatler arasında kayboluyoruz. “Ama hocam, arkadaşları gidiyor, bizimki de gitmek istiyor,” diyebilirsiniz. Elbette çocuklar bazı aktivitelere katılsın, sosyalleşsin ve yeni beceriler kazansın. Ancak bu, çocukların hiç boş vakti kalmaması anlamına gelmemeli. Zaman zaman sıkılmak da gerekiyor. Çünkü sıkılmak, yaratıcılığın kapısını aralayabilir. Her şeye hazır olan bir çocuk, neden kağıttan bir uçak yapma ihtiyacı duysun ki?

 


 

Sadeleşmek ve Sıkılmak

 

Çocuğunuzun her boş anını doldurmaya çalıştıkça, fark etmeden onun dünyasını daraltıyor olabiliriz. Her yaşta çocuğu eğlemeye çalışmak, ebeveyni yorar ve çocuk için de doyurucu olmaz. Sıkılmaktan korkmamalıyız. Sıkılmak, kendimizle ve çocuklarımızla gerçekten temas kurmanın anahtarlarından biri olabilir.

 

Önce durmalıyız. Bir ağaç, bir heykel gibi... Durup etrafımızdaki karmaşadan biraz uzaklaşarak, çocuğumuzla nasıl daha derin bir bağ kurabileceğimizi düşünmeliyiz. Sürekli eğlendirmek zorunda değiliz. Çocuğunuzun dünyasını sadeleştirmek, fazla oyuncakları ortadan kaldırmak ve doğayla iç içe zaman geçirmek onun yaratıcılığını ve huzurunu artıracaktır.

 


 

Doğaya Kaçış


doğaya kaçış

 

Alışveriş merkezlerindeki tırmanma duvarları yerine, doğadaki ağaçlara tırmanmayı deneyelim. Elbette bazen düşecek, belki üzerimiz kirlenecek ya da bir yerimiz yaralanacak. Ama doğanın sunduğu deneyimler, sadece bedeni değil, ruhu da besler. Kış mevsimi bile doğayla bağ kurmak için bir engel değildir.

 


Bazen çocukların özel durumları ya da yaşadıkları zorluklar olabilir. Bu durumda da kendi imkanlarınız doğrultusunda yapabileceğiniz şeyleri gözden geçirerek, hem kendinizi hem çocuğunuzu besleyecek alanlar yaratabilirsiniz. Doğanın içinde geçirilen zaman, herkes için şifalı olabilir.


 

 

zaman yönetimi

Gerçek Verimlilik: Sade, Yaratıcı ve Doğal Zamanlar

 

Çocuklarınızla birlikte, fazla programlanmış ve tüketime dayalı bir düzen yerine, daha sade ve anlamlı bir zaman geçirin. Deneyin, yaratın, sıkılın, eğlenin, gülün, üzüldüğünüzde bunu da paylaşın. Ama en önemlisi, verimli zaman zincirlerinden kurtulun. Doğanın, yaratıcılığın ve basitliğin çocuklarımıza ve bize sunacağı eşsiz deneyimlerin tadını çıkarın.

 



 

bottom of page